Herkesin neredeyse acı verecek kadar yüksek sesle hapşıran bir arkadaşı yahut aile üyesi vardır. Pekala bu kulak çınlatan hapşırıklar gerçek mi yoksa bilerek yapılıyor? Haydi bu hapşırıkların arkasında yatan sebepler nelermiş birlikte öğrenelim…👇
Yüksek sesle hapşırma hem kişilik özelliklerinden hem de anatomik faktörlerden etkilenir ve hapşırma biçimleri ekseriyetle kişinin hayatı boyunca sabit kalır.
Sessiz hapşırma istikametindeki toplumsal baskının daha az olması nedeniyle erkeklerin yüksek sesle hapşırma mümkünlüğü daha yüksektir. Erkeklerin bayanlara kıyasla daha yüksek oranda “yüksek sesle hapşıran” olduğunu gösteren istatistikler, erkeklerin daha sert hapşırdığını kanıtlamaktadır.
Hapşırma boyutu bilinçaltı eğilimlerden ve kişisel özelliklerden de etkilenebilir. Bu da kişiliğin hapşırma derecesinin değişiminde rol oynadığını düşündürmektedir.
Akciğer kapasitesi ve boyutu üzere anatomik faktörler hapşırık hacmini etkilerken, hapşırmanın formu (ağızdan yahut burundan) hapşırığın sesini ve dağınıklığını belirler.
Hapşırığı tutmanın kan damarlarına ziyan vermek, kulak zarını yırtmak ve hatta anevrizmaya neden olmak üzere önemli sıhhat risklerine yol açabilmesi, hapşırığı bastırmanın tehlikelerini vurgulamaktadır.
Nihayetinde, hapşırığı bastırmaktansa hapşırığın doğal olarak ortaya çıkmasına müsaade vermek daha inançlıdır. Zira hapşırığı tutmanın potansiyel ziyanı, yüksek sesin verdiği rahatsızlıktan daha ağır basar.
13:27
News
