35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
44,3202£% 0.7
2.968,33%1,32
4.853,00%0,96
3382515฿%-2.57173
Yunanistan, Teselya Ovası’ndaki kitabi boyuttaki yıkıma tanıklık ettikten sonra, Başbakan Kiryakos Miçotakis için öncelikli konu, sonraki günlerin planlamasıdır. Odak noktası, bölge halkının desteklenmesi ve geniş çaplı zararların aşamalı onarımıdır.
Aynı zamanda, hafta içinde Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile New York’ta gerçekleşecek kritik görüşmeye hazırlık başlayacak. Bu zirve, zirve düzeyinde kritik bir toplantı olacak ve Türk-Yunan ilişkilerinin pozitif seviyede kalması gerekliliğini doğrulaması bekleniyor. Bu, özellikle Şubat ayındaki ve komşu ülkedeki yıkıcı depremlerden bu yana şekillenen durumu teyit etmesi açısından önemlidir. Ve en önemlisi, Atina ve Ankara’nın, Lahey’deki politik diyalogun bir parçası olarak adlandırılan süreçte bir sonraki adımı atıp atamayacağı açısından netlik kazanacak.
Özünde, Miçotakis ve Erdoğan, Ekim ayında görevli memurlar tarafından görüşülecek konuları belirleyecekler. Politik diyaloga artık araştırmaların da dahil edildiği göz önüne alındığında, Türklerin, geçmiş yıllardaki tek taraflı yaklaşımlarını (hava ve deniz sınırları gibi konuları tek taraflı genişletmelerini) sürdürüp sürdürmeyeceği görünecektir. Bu süreçte, en azından yıl sonuna kadar sürecek şekilde moratoryumu genişletmek önemli olacak, böylece o zamana kadar planlanan görüşmeler ve konuşmalar ağırlaştırılmayacak.
Moratoryum, görüşmeler bu zamana kadar ilerlemezse yıllık olarak 15 Haziran – 15 Eylül arasını kapsayacak şekilde anlaşmaya dayalı olarak bu Cuma günü sona erecek. Bu nedenle, moratoryumun bu tarihe kadar uzatılması ve bu durumun iki liderin kişisel imzasını taşıması kritik olacak, böylece Ege Denizi’ndeki mevcut durgunluk daha kalıcı bir özellik kazanıyor. Moratoryum en azından yıl sonuna kadar uzatılacak, böylece o zamana kadar planlanan görüşmeler ve konuşmalar ağırlaştırılmayacak.
Ankara’daki toplantıda, atmosfer olumlu olmuş olsa da, diyalogun çerçevesi, liderlerin sorumluluğunda olan ve açıkça görüşülmemiş gibi görünmüştür. Ağustos ayında, Dışişleri Bakanları, Trabzon’daki Panagia Soumela’daki Ortodoks ayinini iptal etme ve Çanakkale’deki Yeşil Kuşak bölgesindeki olaylar gibi iki durumda doğrudan iletişim kurmuşlardı.
Yunan tarafından dikkat çekilen bir diğer nokta, Bay Fidan’ın kamusal açıklamalarını yaparken daha ılımlı bir dil kullanmayı seçmiş olmasıdır. Bu durum, Yunan diplomatikalarının önceden anlaşılmış yumuşak bir atmosferi korumak için bu ifadeleri seçtiğini işaret ediyor gibi görünüyor. Ancak Bay Fidan, diplomatik notlarda Türk azınlığı ifade eden ifadeler yerine muhtemelen tansiyonu önceden belirlenmiş hafif bir ortamda tutmak amacıyla Yunan ifadesi olan “omogenes” terimini seçti. Tabii ki, Bay Fidan tüm konuları gündeme getirdi ancak yüklü terimleri kullanmadı (askıya alma, gri bölgeler, casus belli).