38,0149$% 0.08
41,0710€% 0.08
49,0601£% -0.31
3.704,28%0,45
6.068,00%0,20
3345525฿%1.72974
14 Mart 2025 Cuma
İspanya’da, gençler arasındaki alkol tüketimini azaltmayı hedefleyen bir yasa tasarısı gündemde. Azınlık sol koalisyon hükümeti tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulu’nda onaylanarak Meclis’e sunulan tasarı, 18 yaş altına alkol satışını ve bu yaş grubunu hedefleyen reklamları sınırlandırmayı öngörüyor.
Tasarı, reşit olmayanların bulunduğu eğitim, spor ve eğlence alanlarında alkol tüketimi ile satışını tamamen yasaklıyor. Bunun yanı sıra, çocukların yoğun bulunduğu bölgelerin yakınında alkol reklamları ve sponsorluğuna izin verilmeyecek.
Sağlık Bakanı Monica Garcia, yaptığı açıklamada bu düzenlemenin İspanya’da öncü bir adım olarak nitelendirildiğini belirtti. Garcia, alkolün sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekerek, ölçülü alkol tüketiminin bile bilimsel olarak sağlığa zarar verebileceğini vurguladı.
Fransa’da aşırı sağcı Reconquete Partisi’nin Başkan Yardımcısı ve Avrupa Parlamentosu üyesi Marion Marechel, Drome şehrinde Müslümanların gittiği bir okula yönelik iddialarıyla gündeme geldi. Marechel, okulun “terörist gruplarla bağlantılı” olduğunu öne sürerek Valence Belediyesi’ni, bu kuruma arazi sağlamakla suçladı. Bu açıklamalar, basın ve sosyal medyada geniş yankı uyandırdı.
Okulun işletmesini üstlenen “Valeurs et Reussites” derneği ise Marechel’in bu iddialarını yalanladı ve kendisine karşı yasal işlem başlattı. Dernek, okulun Fransız müfredatına uygun şekilde faaliyet gösterdiğini ve yetkili makamlarca denetlendiğini belirtti. Bu olay, Fransa’da eğitim ve toplumsal uyum konularında yeni bir tartışma başlattı.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Kosova’daki bir basın toplantısında ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’da barışçıl çözüme yönelik çabalarını desteklediğini belirterek bu durumu bir “atılım” olarak nitelendirdi. Rutte, Trump’ın girişimleri sayesinde hem Rusya hem de Ukrayna ile müzakerelere başlama yönünde bir ilerleme kaydedildiğini söyledi. Ayrıca, çatışmaların sona ermesi durumunda Ukrayna’nın güvenliğini sağlamak için alternatif yöntemlerin düşünülebileceğini ifade ederek, Avrupa barış güçlerinin gönderilmesi dışında yolların da mümkün olduğunu vurguladı.
İngiliz The Telegraph gazetesi ise İngiltere ve Fransa’nın, çatışmaların sona ermesinin ardından Ukrayna’ya ortak bir barış gücü gönderilmesi fikrini gizli bir şekilde tartıştığını bildirdi. İngiliz hükümet kaynaklarına göre, Başbakan Keir Starmer bu girişime hâlâ temkinli yaklaşırken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ise bu fikri desteklemeye devam ettiği belirtildi. Macron’un daha önce Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve Polonya Başbakanı Donald Tusk ile bu konuda görüşmeler yaptığı ifade edildi.
Bu olaylar, Ukrayna’daki çatışmaların ardından Avrupa liderlerinin olası barış planları üzerinde çalıştıklarını gösteriyor. İhtiyacınız olursa bu konuya dair başka sorularınızı yanıtlamaktan memnuniyet duyarım.
Avrupa barış gücü önerisi, Ukrayna’daki çatışmaların sona erdirilmesi ve bölgenin güvenliğinin sağlanması amacıyla çeşitli senaryoları içermektedir. İşte detaylar:
Bu öneriler, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’daki barış sürecine katkıda bulunma çabalarını yansıtıyor. Ancak, Moskova bu tür planlara karşı çıkıyor ve yalnızca kalıcı, yasal olarak bağlayıcı bir barış anlaşmasını kabul edebileceğini belirtiyor.
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 11 Mart 2020’de “pandemi” ilan ettiği ve bugüne kadar dünya çapında 7 milyonu aşkın insanın yaşamını yitirdiği Kovid-19 salgını, “Uluslararası Halk Sağlığı Acil Durumu” sınıfından 2023’te çıkarılmasına rağmen hastalık nedeniyle can kayıpları devam ediyor.
Kovid-19’un ilk vakaları, 2019’un sonunda Çin’in Hubey eyaletinin Vuhan kentinde o günlerde sebebi bilinmeyen gizemli solunum yolu rahatsızlığı şikayetiyle ilk hastaların hastanelere başvurmasıyla görülmeye başlandı. 2020’nin başında ise bu hastalıktan ilk ölüm kayıtlara geçti.
İlk kez Vuhan’da deniz ürünleri gıda pazarını ziyaret eden kişilerde görülen hastalığa, yarasalarda bulunan bir beta koronavirüsün mutasyona uğramış hali olduğu tahmin edilen, daha önce bilinmeyen türdeki bir koronavirüsün sebep olduğu anlaşıldı.
İlk başlarda hızla yayılan Kovid-19’a ilişkin yeterli verinin olmaması, zamanla virüsün Çin içinde ve dışında yayılarak tehdit oluşturmasına, devletlerin ve ileri gelen organizasyonların küresel çağrıda bulunmasına yol açtı.
Çin dışındaki ilk vaka 13 Ocak 2020’de Tayland’da görülürken, salgın iki gün sonra Japonya’ya, yaklaşık bir hafta sonra ise ABD’ye sıçradı.
Daha sonraki vaka Vuhan’a seyahat eden 3 Fransız vatandaşta görüldü. Hastalığın Avrupa’ya, daha sonra Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE), Mısır’a ve nihayetinde Afrika’nın geneline görülmesiyle Kovid-19 dünyada yayıldı.
DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, “SARS-CoV-2” virüsünün yol açtığı Kovid-19 vakalarının küresel endişe uyandırmasının ardından 30 Ocak 2020’de “Uluslararası Halk Sağlığı Acil Durumu” ilan ettiğini duyurdu.
DSÖ, 11 Şubat 2020’de yaptığı açıklamada, salgının adının “COVID-19” (Coronavirus Disease 2019) olarak değiştirildiğini açıkladı.
Vaka ve ölen sayılarındaki artışın kritik düzeye ulaşması üzerine DSÖ, 11 Mart 2020’de Kovid-19 salgınını “küresel pandemi” ilan ettiğini bildirirken, bugün aynı zamanda Türkiye’de ilk vaka tespit edildi.
Tarihler 4 Mart 2020’yi gösterdiğinde Kovid-19 vaka sayısı 1 milyonu aştı.
Sebebi anlaşılamayan “solunum rahatsızlığı” şikayetiyle ilk hastanın 17 Kasım 2019’da hastaneye başvurmasının üstünden 100 gün geçmesinin ardından DSÖ, insanlara “evde kalın” çağrısında bulundu.
Bu süre zarfında salgının yayılmasını engellemeye yönelik uygulanan tedbirler kapsamında birçok ülkede, kamuya açık alanlarda maske kullanımı zorunlu hale getirildi. İş yerleri ve okullarda “yüz yüze” faaliyetler askıya alınarak “çevrim içi” yöntemlere başvuruldu.
DSÖ, 5 Haziran 2020’de maske kullanımına ilişkin yayımladığı raporda, hükümetlerin halka açık alanlarda cerrahi maske kullanımını teşvik etmesi yönünde çağrıda bulundu.
Tedbirler kapsamındaki “kapanmalar”, ekonomik, sosyal, siyasi ve psikolojik boyutlarda toplumları ve insan ilişkilerini olumsuz etkiledi.
Kişilerin Kovid-19 taşıyıcısı olup olmadığının belirlenmesinde yol gösteren PCR testi uygulaması hayata geçirildi.
Başta DSÖ olmak üzere çoğu hükümet, vatandaşlarını “hijyen, sosyal mesafe, maske ve karantina” gibi önemlerin alınması gerektiği yönünde teşvik etti. Hastalığın görüldüğü kişilerle temas edenlere, evlerinde en az 14 ile 21 gün kalmalarını gerektirecek karantina uygulaması benimsendi.
Öte yandan, 2020’nin sonunda Kovid-19’un dünyaya yayılması sonucu geçirdiği mutasyonlar yeni varyantların ortaya çıkmasına yol açtı.
DSÖ, oluşan varyantları, virüsün bulaşıcılığını, yayılma riskini, öldürücülüğünü, hastalık belirtilerinin değişip değişmediğini ölçmek için “Endişe Verici Varyant” (VOC) ve “İzlenmesi Gereken Varyant” (VOI) olarak iki sınıfta inceledi.
“Alfa” ismi verilen, İngiltere’de Eylül 2020’de tespit edilen varyantın yanı sıra Güney Afrika’da Beta, Brezilya’da Gama ve Hindistan’da Delta, yine Güney Afrika’da görülen Omicron varyantları, DSÖ’nün “Endişe Verici Varyant” (VOC) listesinde yer aldı.
Kovid-19’a karşı bağışıklık geliştirmek amacıyla yürütülen aşı çalışmaları hız kesmeden ilk sonuçlarını vermeye başladı.
İngiltere İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumunun (MHRA), 2 Aralık 2020’de ABD’li ilaç şirketi Pfizer ile Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin’in kurucu ortağı olduğu Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in geliştirdiği potansiyel Kovid-19 aşısının yaygın kullanımına onay vermesiyle BioNTech/Pfizer aşısı, “dünyada tescillenen ilk Kovid-19 aşısı” oldu.
Diğer aşı çalışmalarının da 2021 yılında olumlu sonuçlanmasıyla salgınla mücadelede aşılar devreye girdi. Bu süreçte kademeli olarak “normal hayata” dönüş başladı.
Avrupa Birliğinin (AB) ilaç düzenleyicisi Avrupa İlaç Ajansı (EMA), Pfizer’in Kasım 2021’de geliştirdiği “Paxlovid” adlı antiviral ilacın koşullu pazar onayı başvurusunun kabul gördüğünü belirtti. Böylece Paxlovid, AB’de Kovid-19 tedavisinde ağızdan alınarak kullanılan ilk onaylanmış ilaç oldu.
Kişinin virüsü taşımadığının göstergesi olan “negatif PCR testinin”, seyahat ederken ya da sosyal etkinliklere katılırken gösterilmesi birçok ülkede zorunlu hale geldi.
Öte yandan, 2022’nin ortalarına doğru salgına ilişkin önemlerin gevşetilmesi kapsamında maske ve PCR testi zorunluluğu kaldırılmaya başlandı. Ölüm ve vaka sayılarında düşüş görüldü.
DSÖ, 5 Mayıs 2023’te Kovid-19 salgınını “Uluslararası Halk Sağlığı Acil Durumu” sınıfından çıkardı.
DSÖ verilerine göre, dünya genelinde Kovid-19 kaynaklı ölümlerin sayısı 7 milyonu geçti, bu ölümlerin yaklaşık 3 milyonu Amerika kıtası, 2 milyondan fazlası Avrupa genelinde tespit edildi.
Salgın kaynaklı ölümlerin en çok görüldüğü ülkeler arasında ABD ilk sırada yer alırken, onu sırasıyla Brezilya, Hindistan ve Rusya takip etti. Bu yıl bile etkisini göstermeye devam eden salgın nedeniyle geçen hafta 517 kişi, şubat ayında ise 3 bin 73 kişi hayatını kaybetti.
Dünya genelinde 13 milyarı aşkın doz aşının yapıldığı kayıtlara geçti.
Şu an dünyada 94 bini aşkın kişi Kovid-19’la mücadele ederken, hastalığın görüldüğü ilk tarihten itibaren kayıtlara geçen toplam vaka sayısı 777 milyonu aştı.
Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü, bu sabah itibarıyla iki ayrı suç örgütünün çökertilmesi amacıyla geniş çaplı bir operasyon başlattı. Bu çetelerin, Attika, Selanik ve diğer büyük şehirlerde akaryakıt kaçakçılığı ve akaryakıt istasyonlarındaki pompaların ölçümlerini manipüle etme faaliyetlerine karıştıkları belirtiliyor.
Gelen bilgilere göre şu ana kadar 25 kişi gözaltına alındı.
Operasyon devam ederken, yetkili mercilerden ilerleyen saatlerde yeni bilgilendirme yapılması bekleniyor.