17 Mayıs Cumartesi günü Kavala’da düzenlenen önemli bir proje etkinliği kapsamında, Rodop Hayvan Besicileri Derneği temsilcileri, Tarımsal Kalkınma ve Gıda Bakanı Kostas Tsiaras ile verimli bir toplantı gerçekleştirdi. Bu buluşma, bölgedeki hayvancılık sektörünün karşı karşıya olduğu ciddi sorunların gündeme getirilmesine vesile oldu.
Toplantıda, günümüzde su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi konusu ön plana çıktı. Bakan Tsiaras, hükümetin öncelikli olarak sulama projelerine odaklandığını ve yakın gelecekte toplam 600 milyon euro tutarında büyük arazi geliştirme projeleri için ihale süreçlerinin başlatılacağını açıkladı. Eylül ayından itibaren ise, belediyeleri ilgilendiren küçük ölçekli arazi iyileştirme projelerine hız verileceği vurgulandı.
Ancak, Bakan Tsiaras’ın bu girişimlerine rağmen, bölgedeki hayvancılık sektörünün temsilcileri tarafından ciddi eleştiriler getirildi. Rodop Hayvan Besicileri Derneği Başkanı Dimitris Grigoriadis, hükümetin bu denli büyük projelerle uğraşırken, bölgede sürdürülebilirliği tehdit eden gerçek sorunların göz ardı edildiğine dikkat çekti.
Grigoriadis, özellikle Aralık ayına kadar hayvanların itlaf edilmesiyle sonuçlanan dokuz aylık karantina sürecinin, sektörde derin etkiler yarattığını belirtti. Uygulanan önlemlerin, hayvan sayısında ciddi azalmaya ve birçok besicinin işsiz kalmasına neden olduğunu kaydetti.
“Her ne kadar hayvanlarımızı itlaf ettiler, yine de, işsiz kalan bizler ve gelir kaybına uğrayan besiciler olarak, her ay 150 euro sigorta primi ödemek zorundayız” diyen Grigoriadis, destek paketleri hakkında da eleştirilerini dile getirdi. “Bize verilen yardımların yarısı, hayvan yemlerine veya sütçülere harcanıyor” şeklinde sitemde bulundu.
Bu önemli konuyu tekrar Bakan’a ilettiğini ve daha önce gönderdiği mektuplara yanıt alamadığını vurgulayan Grigoriadis, “Bu kez karşısına çıktığımda, bana anlatılanların hiçbirine cevap alamadım” diyerek öfkesini dile getirdi. Ayrıca, Rodop ilinde tamamen yok edilen 63 ailenin durumunun endişeyle takip edildiğini ve onların geleceğinin belirsizliğini koruduğunu sözlerine ekledi.
“İtlafta kaybedilen hayvanlar için aldığımız paralar elimizden gidecek. Peki, bundan sonra ne yapacağız? Dilenci mi olalım?” diye soran Grigoriadis, Yunan hükümetinin zoonotik hastalıklar (çiçek ve veba) için Avrupa Komisyonu’ndan aldığı 42 milyon euroluk fonun kullanım amacını sorguladı. “Bu paralar, tarım ve hayvancılık sektörüne mi tahsis edildi yoksa başka alanlara mı aktarıldı?” şeklinde eleştirisini dile getirdi.
“Bizler vergi mükellefiyiz, yasalara uygun hareket ediyoruz. Kazancımızı maliyeye ödüyoruz. Ayrıca, en az 1000 euro almayı hak eden, okuyan çocuklarımız, askerlerimiz ve günlük masraflarımız var. Bu çocuklar ne yiyecek?” diyerek, öfkesini ve hayal kırıklığını ifade etti.
Öte yandan, Doğu Makedonya – Trakya Eyaleti’ndeki tüm hayvancılık dernekleriyle yakın işbirliği içinde olduklarının altını çizen Grigoriadis, hayvancılık sektörünün şu anki durumunu ve olası çözümleri değerlendirdi. Sektördeki sorunlara çözüm üretmek adına yeni projelerin ve planlamaların hızla hayata geçirilmesi gerektiğine işaret etti.
Hayvancılık parkı oluşturulması yönünde planlamaların devam ettiğini, ancak mevcut tesislerin oldukça yetersiz ve neredeyse yok denecek kadar az olduğunu belirtti. Son olarak, öfkesini ve kararlılığını dile getirerek, “Kendi damımı yıkacağım, makine getirip yıkacağım! Yıkarken, hayvanlarımın gömülü olduğu çukurun yanındaki molozları gösterecek ve fotoğraflarını Bakan’a veya Eyalet yetkililerine göndereceğim. Enfekte oldukları gerekçesiyle kapatılan tesislerin tazmin edilmediğini herkes görsün” diyerek durumu meydan okuma ve protesto biçiminde özetledi.
02:00
News
Genel
Genel
Genel
Genel
Genel
Genel
